SALON KALABALIK GÖRÜNSÜN DİYE…

SALON KALABALIK GÖRÜNSÜN DİYE…

Faruk Fıratoğlu’nun Başkanlığa vekalet ettiği süreci yaşamaktaydık.

Sayın Fıratoğlu açısından umutla beklenen, hüsran ile neticelenen, Teftiş Kurulu açısından ise fetret devri diyebileceğimiz bir 18 ay…

Sıradan bir mesai gününe henüz başlamıştık.

Her sabah olduğu gibi Faruk bey beni makam aracı ile Bakanlık lojmanlarından almış, Teftiş Kurulu’na doğru gitmekteydik.

Sohbetimizi Faruk bey’in çalan telefonu kesti. Telefonun diğer ucunda Bakanlık İdari Mali İşler Daire Başkanı Ali Çakır vardı.

Faruk bey’in telefonundan onun sesini de net şekilde duyabiliyordum.

O gün Marriott Hotel’de Bakanlığın düzenlediği bir konferansa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılacağını, salonu dolduramadıklarını, o bakımdan müfettişlerin de bu konferansa katılmalarının salonun kalabalık görünmesi açısından iyi olacağını söylüyordu.

Bu noktada Daire Başkanı Ali Çakır’ın Tarım Bakanı Mehti Eker ile bir hısımlık ilişkisinin bulunduğunu, yanlış hatırlamıyorsam Mehdi bey’in halasının damadı olduğunu belirtmekte fayda görüyorum.

Benim şaşkın bakışlarım arasında    Faruk bey; derhal kendisinin de programını değiştirip bu toplantıya iştirak edeceğini, ayrıca Kuruldaki bütün müfettişlerin de bu doğrultuda talimatlandırılacağını söyleyi verdi. Telefonu kapatır kapatmaz da Kurul Büro Müdürü Faysal bey’i arayarak, o dakika itibariyle bir kısım müfettişi Kurul’a getirmekte olan servis şöförlerinin aranıp, servislerin doğrudan Marriott Hotel’e yönlenderilmesini, Kurula kendi imkanları ile gelen müfettişlerin de bu yönde bilgilendirilmesi talimatını verdi.

Çok sinirlenmiştim. Telefonu kapattığında, sinirden titreyen bir ses tonu ile, “Sen Teftiş Kurulunu AKP’nin Gençlik Kolları mı sanıyorsun Faruk abi?” dedim ve devam ettim. “Müfettişler salon kalabalık görünsün diye konferansa çağrılacak birileri olamaz. Müfettişlerin bu toplantıya katılımında fayda görülüyorduysa bu uygun bir zamanda, uygun bir uslup ile yapılabilirdi. Her müfettiş konuyu kendi değerlendirir ve katılıp katılmama konusunda kararını kendi verirdi. Bu tavrını hiç doğru bulnuyorum ve ben bu toplantıya katılmıyorum. Seni otele bıraktıktan sonra Süreyya bey (Makam şöförü) beni Kurul’a götürsün dedim.

Öyle de oldu…

O toplantıya Kuruldan kaç müfettiş katıldı, salon kalabalık mıydı, Tayyip bey kalabalıkdan memnun olmuş muydu bilmiyorum. Kıdemli müfettişler bu çağrıya pek uymamıştı ama önemli sayıdaki genç müfettiş ve müfettiş yardımcısının böyle bir keyfiyeti yoktu.

Sonrasında Faruk bey bu konuyu hiç açmadı. Sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi devam etti çalışmalarımız.

Kurul Başkanı olabilmek adına gösterilen bu teslim olunmuşluğun dramatik sonuclarını ilerleyen bölümlerde paylaşacağım…

Genel altında yayınlandı.

Yorum bırakın