Metin abi elinde bir duyuru ile geldi yanima.
– “Gardas Ortadogu Amme Idaresi TOEFL sinavina yonelik Ingilizce kursu duzenliyormus. Ben kayit yaptiracagim. Sanirim sen de kacirmassin bu firsati.”
1993 senesinde Ankara Universitesi Ziraat Fakultesinde master egitimi cercevesinde baslamisti bu ingilizce egitim seruveni. Bakanigin duzenledigi, Amerikan Kultur Merezindeki ve Ortadogu Amme Idaresine devam ederken yari ucretini odeyerek gittigim Ingilizce kurslarindan sonra, TOEFL sinavindan yeterli puan alacagim sinav oncesi gidecegim son Ingilizce kursu bu olacakti.
Metin abi ile birlikte gittik basvuru formlarini almaya ve detaylari ogrenmeye. Hafta sonlari 6 saat sureli uc aylik bir kurstu. Baskent Universitesinden yasli ve tecrubeli bir bayan veriyordu kursu.
O gunlerin uzerinde en cok konusulan ve espiri yapilan konusu ise Faruk Firatoglu’nun;
– “Akif; sen TOEFL dan yeterli puan alirsan sorun yok da, Metin kazanir ise ortalikta gozukmemek lazim. Kefil olmam desen yakisik almaz, olsan cok yuklu para ve biliyorsun onun bacanagi Amerikada, O giderse geri gelmez. ”
Seklindeki saka ile karisik endiseleri idi.
Son dakikaya kadar kursa birlikte gitme konusunda kararliydi Metin abi, ancak son dakikada vaz gecti. Boylece Sayin Firatoglu Metin abiye kefil olmaktan kurtulacak ama arkadaslarimin tamaminin genel istegi dogrulturunda benim iki kefilimden biri olmaktan kurtulamayacakti. Kerim Bitlislioglu ile birlikte Amerika Birlesik Devletlerinden donmemem halinde odenmek uzere yanlis hatirlamiyor isem 100 bin dolar civarinda bir meblagin altindaki iki kefil imzasindan biri ona aitti.
Degisik kurslarda gecen yaklasik 4 yil gostermisti ki, ben dil ogrenme konusunda hic de yetenkli degildim. Cok zor ogreniyordum. Kelime hafizam son derece zayifti. Ornegin kitap okurken sayfanin basinda, sozluge bakarak cozdugum kelimeyi sayfa sonunda yine unutuyor, yeniden sozluge basvuruyordum. Mutfak masasinin yaslandigi duvara yapistirdigim hatirlatma kagidinda yazili “I am not going to give up” (vaz gecmeyecegim) seklindeki acik beyanim olmasa belki coktan vaz gecmistim.
90 li yillarda; ne televizyonlarda Ingilizce yayin yapan kanal ne de internet imkani vardi. Ingilizce televizyon seyredebilmek icin, firsat buldukca iki otobus degistererek British Council’in Kavaklideredeki tesislerine gidiyor, kelime ezberlemek icin bir cok farkli yontem deniyordum. Bence en ilginc ve kendimce yaratici olani, yatak odasina tasidigim muzik setinden, kablosunu uzattigim kulaklik ile uyurken BBC nin ingilizce yayinlarini dinleme yontemi idi.
Hangi yontem ne kadar basarili oldu bilmiyorum ama ilkine Amerikan Kultur Merkezinde, 1994 yilinda aldigim kurstan sonra girdigim ve 330 puan alabildigim TOEFL sinavina 1997 senesinde yeniden girecek ve 507 puan alacaktim.
Bu puan Amerika Birlesik Devletlerinde master egitimi alabilmek icin aranan 500 puanin hemen uzerinde bir puandi ve ben sinav sonuc belgesini alir almaz TUGEM de Genel Mudur Yardimcisi olan eski usdadim Huseyin Velioglu’nun makaminda almistim solugu. “Sen puani al, gerisini bana birak” sozunu hatirlattim kendisine ve sinav sonuc belgesini biraktim onune.
Cok sevinmisti, oncelikle tebrik etti ancak uzulerek TUGEN in uyguladigi ve ziraat muhendislerinin master egitimi icin yurt disina gonderildigi TUYAP projesinin bittigini belirtti. Yani benim daha once iki mufettis arkadasimin (Mehmet Ali Kati ve Emin Polat) master egitimine gittikleri bu projeden Amerikaya gidebilme imkanim yoktu.
Kisa bir sessizlikten sonra, “ancak;” diye basladi soze ;
– “Benzer bir proje Tarimsal Arastirmalar Genel Mudurlugunde uygulaniyor. Istersen Genel Mudur Gurbuz Mizrak’i arayabilirim senin icin.”
Ertesi gun Gurbuz bey’in makaminda idim. Hic karsilasmamis ve tanismamistik kendisi ile. Kisaca ozetledim ozgecmisimi ve sinav sonuc belgemi verdim kendisine.
Huseyin bey’in referansinin kendisi icin onemli oldugunu dolayisiyla konuya olumlu baktigini belirttikten sonra, bir baska “ancak” li cumleyi de Gurbuz bey kuracakti;
– “Bu gune kadar, bu proje kapsaminda Genel Mudurluk personeli disinda kimseyi yurt disina gondermedik. Bu prensibi bozmak da istemiyorum. Dolayisiyla seni Teftis Kurulu personeli olarak master egitimine gondermem mumkun degil. Ancak yasin genc. Duzgun ve azimli birine de benziyorsun. Senden iyi bir arastirmaci olabilir. Gel bize gec muhendis olarak. Yurt disina gider master yaparsin. Dondukten sonra da seninle birlikte calisiriz.”
Hic beklemedigim ve dusunmedigim ancak ilerleyen gunlerde uzerinde cok fazla dusunecegim ve uzun sure uykularimi kaciracak bir teklifdi bu. Uc yil boyunca yogun, sikintili ve sitresli bir egitim surecinden sonra mufettis olmayi basarmis, sonrasinda mufettis olarak calismanin tadina varmis biri olarak hemen cevap verilebilmek kolay degildi ve ben de oyle yaptim. Dusunmek icin sure isteyerek makamdan ayrildim.
Bir yanda uzun sure emek verilmis ve zorlu bir sinav sonrasi elde edilmis mufettislik kariyeri, diger yanda macera dolu Amerika ve yeni ufuklar. Esimle, arkadaslarimla, aile buyuklerimle kisacasi aklima gelen herkezle tartistim bu konuyu. Tavsiyeler, dusunceler farkli farkliydi. Bir diger Genel Mudurlugun uyguladigi proje kapsaminda Kuruldan ayrilmadan Amerika’ya master yapmaya gitmis iki mesai arkadasimin olmasi, kafamdaki soru isaretlerini cogaltiyordu. Herseyden once adil bulmuyordum bir secim yapmaya zorlaniyor olmami.
Kerim Bitlislioglu farkli bir teklif getirdi. Arastirma Genel Mudurlugunde Genel Mudur Yardimcisi Huseyin Sungur arkadasi idi. Konuyu bir de onunla tartisalim dedi.
Hikayemi dinledikten sonra Sayin Sungur;
– “Gurbuz bey, ne dediyse o olur. Sakin ha birilerini bulup baski yapmaya falan kalkma. Tamam der ama yine bildigini yapar. Yurt disi egitimi kritik konu, hersey onun verecegi kararda biter. Gel bize gec dediyse, bence soyledigini yap.”
Bu gorusme kafamdaki sorulari cevaplamasa da sonrasinda Sayin Sungur ile yasayacagimiz ilginc diyaloglarin baslangici olacakti.
Bu sirada Kurulda neler mi oluyordu;
Ayhan Atac, yas haddinden emekli olmasina bir gun kala cikan kararname ile baskan olmus, ertesi gunu emeklilik nedeniyle kuruldan iliskisi kesilmis, yerine once vekaleten sonra asaleten Basmufettis Orhan Talu baskan olarak atanmisti.
Orhan bey teknolojiden hic nasibini almamis bir ustaddi. Onun doneminde Kurula gonderilen bir bilgisayar, bozulur endisesi ile gorevden ayrilana kadar kutusu dahi acilmadan, ambarda muhafaza edilmis, fotokopi makinasi kiravatinin arkasina yazilmis sifre ile sadece kendisi tarafindan veya bilgisi dahilince kullanilabilmisti. Ancak tum bunlarin disinda Teftis Kurulu onun cok da uzun surmeyen baskanlik donemini, Makam Olur’una baglanmayan, kaybolan veya mufettis bilgisi disinda sonucu degistirilerek Olur’a baglanan raporlar ve bilahare hakkinda yurutulecek sorusturma ile hatirlayacakti.
