Ben Bu Bakanlığın Gelecekteki Müsteşarıyım…

Mufettis yardimcisi olarak calistigimiz yillarda bir kac sefer odalarimiz degismis ve biz kendi donemimiz olmak sarti ile farkli odalari farkli arkadaslar ile paylasmak durumunda kalmistik.

Bu oda degisikliklerinin birinden hemen sonra idi. Ilerleyen yillarda yaklasik 18 ay Kurul Baskanligina vekalet edecek, baskan yardimcisi olarak uzun sure birlikte calisacagimiz Faruk Firatoglu ile yeni yeni tanisiyorduk.

Faruk bey; birkac donem arkadasinin yaptigi kucuk dedikodularin birinde , yeni oda arkadasi Ismail Bozkurt’un cevresinin cok genis oldugundan yakiniyor,  surekli telefon ile arandigindan ve onun odada olmadigi surelerde telefona cavap vermekten bikip usandigindan  bahsediyordu. O yillarda cep telefonu henuz icat edilmediginden, odamizdaki sabit telefonlar disarisi ile  tek iletisim aracimiz idi.

Faruk bey’in bu durumdan ne derece muzdarip oldugunu gormek guzel bir saka icin ihtiyac duydugum zemini hazirliyordu. Nitekim firsati kacirmadim. Bir kac gun sonra Faruk bey’in odada yalniz basina oldugu bir ani kollayarak, yandaki odadan caldirdim telefonu.

-“Buyrun?”

-“Kiminle gorusuyorum?”

-“Mufettis Yardimcisi Faruk Firatoglu… Kimi aramistiniz?”

-“Ismail Bozkurt bey ile gorusecektim.”

-“Ismail bey yok beyfendi.”

-“Su anda odada mi yok, yoksa gorevde mi?”

-“ Gorevde.”

-“Ankara disinda mi yoksa Ankarada bir kurum denetimi mi?”

-“Ankara disinda”

-“Nereye gittigini ogrenebilirmiyim?”

-“Hayir ogrenemessiniz. Bu konuda size bilgi veremem.”

Pesi pesine gelen sorular Faruk bey’i sinirlendirmeye baslamisti. Ses tonundan bu hissediliyor, soluk almadan sormaya devam ediyordum.

-“Ne zaman donecek acaba”

-“Bilmiyorum beyfendi.”

-“Kac gun surer sizin denetimleriniz genelde?”

-“Bir sure vermek dogru olmaz”

-“Peki goreve gideli kac gun oldu?”

-“Bu konuda da size bilgi veremem.”

Giderek sertlesen uslubundan  Faruk bey’in  artik patlamaya hazir bir bomba oldugunu tahmin etmek zor degildi. Ben ise ne zaman patlayacagini bekleyen merakli pozisyonunda idim.

-“Bilmiyormusunuz?  Yoksa soylemek mi istemiyorsunuz?”

-“Bilmiyorum…”

-“Siz arkadas degilmisiniz? Nasil bilmessiniz?”

-“Bakin beyfendi; burasi Teftis Kurulu. Burada kimse kimsenin gorevi ile ilgilenmez ve takip etmez. O gorevden gelir, ben giderim, ben gelirim o gider. Bilmek zorunda da degilim, size bu bilgileri vermek zorunda da degilim.”

Sonunda basarmistim. Son soru bardagi tasiran son damla olmustu ve Faruk bey zemberegi bosalmis bir saat gibi benim kahkahalarimi duymaksizin saydirmaya baslamisdi;

 

***

Ankara’da goreve baslamamin hemen sonrasinda bir cok donem arkadasim gibi ben de, Basmufettislerimiz Nail Celebi, Salim Kekec ve Rafattin Yilmaz’in yonetimini ustlendikleri Sahin Yapi Kooperatifine uye olmustum. 1992 yilinda temeli atilan, 1999 yilinda teslimi yapilan 100 uyeli bir konut kooperatifi idi bu. Uyelerinin tamamina yakini Bakanligimiz calisanlari idi.

Bakanlik binasinin bodrum katindaki toplanti salonunda, sanirim temel atma faaliyetinden sonraki ikinci Genel Kurulu yapiyorduk.  Kooperatif yonetimi icin mevcut isimleri  zorlayacak bir aday cikmazken  denetim kurulu uyeligi icin yapilan secim beklenmedik bir cekismeye sahne olacakti. Yonetimi ustlenen uc isim huzur hakki olarak aidat odemezken, denetim kurulu uyeleri  1/2 aydat oduyorlardi.

Mevcut denetciler Kurul eski Baskanimiz Yusuf Demirel ve o donem halen Baskan Yardimciligi gorevini yuruten Mehmet Akardeniz idi. Beklenmedik cikisi yapacak isim ise Mufettis yardimcisi Ismail Bozkurt.

Kooperatif denetciligi icin yarisacak bu iki isim ilk defa karsi karsiya gelmiyordu esasinda. Yusuf bey gorevden alinmasinin hemen oncesinde Ismail bey’in sicilini olumsuz olarak doldurmustu.  Dolayisiyla bu durum kooperatif denetim kurulu uyeliginin disinda gorunmeyen gizli bir cekismeyi de beraberinde getiriyordu.

Yusuf bey ayni zamanda Divan Baskanligini da ustlenmisti ve ben Katip uye olarak divanda idim. Oylamaya gecilmeden hemen once Ismail bey yanima gelerek; bir oya ihtiyaci oldugunu soyledi. Kendisi icin oy vermemi istiyordu. Uyelerinin tamamina yakini bakanlik calisani bir kooperatif, bir yanda Teftis Kurulu eski baskani, diger yanda mufettis yardimcisi… Dolayisiyla Ismail bey’in bir oya ihtiyaci oldugu soylemi bana pek inandirici gelmemisti.

-“Malesef sana oy vermeyecegim ustad. Bir oy fark ile kaybedersen sorumlusu benim …”

Gizli oy, acik tasnif ile yapilan oylama tamamlanmis, sayima gecilmisti. Yusuf bey onundeki kutudan alip, actigi katlanmis kigitlardaki isimleri tek tek okuyor, divan katipleri olarak Ali Nihat Tekin ile birlikte biz de ayri ayri iki cetele tutuyorduk.  Mehmet Akardeniz acik ara onde giderken, cekisme ikinci isim icin yasanmaya baslamisti. Bir ara Ismail bey 4 oy one gecip Yusuf bey’in sinirlendigi durumlarda, tik olarak harekete gecen sol omuzu ileri geri dairesel hareketler yapmaya baslasada, sayim sonunda Yusuf bey 1 oy fark ile ikinci isim olmayi basarmisti.

Sonuc bircok kisi gibi benim icin de bir sok, Yusuf bey icin ise buruk bir galibiyet idi. Bir ara Ismail bey yanima geldi. Bana son derece kirgin ve kizgin idi.

-“Sen yanlis ata oynadin.” diye basladi sozlerine.

-“Ben bu bakanligin gelecekteki Mustesariyim…”

Her ne kadar o yillarda Imam Hatip mezunu olmak, burokraside yukselebilmek icin, bu gun oldugu gibi, gozetilen temel sart olarak aranmiyor idiyse de; “Olamassin” demedim Ismail bey’e

-“Eminim olursun ustad. Ama bu Bakanlik icin iyi bir sey yapmak istiyorsan, gel bu isteginden vaz gec…”

Bu gun icin geriye baktigimda ve 10 yil araliksiz mustesarlik gorevi yaptiktan sonra, yas haddinden emekli olan Sayin Mirmahmutogullari ornegini hatirladigimda; donem arkadasim Ismail Bozkurt’a buyuk haksizlik yaptigimi dusunuyorum.

Genel altında yayınlandı.

Yorum bırakın