Tarimsal Uretim ve Gelistirme Genel Mudurlugunde, Basmufettis Ertugrul Alten baskanliginda yurutulen normal denetim faaliyetinde, tohumluk uretimi icin ithal edilmedigi hade gumruk vergisinden muaf olarak ithalat izni verilen çim tohumlugu tek sorunlu konumuz degildi malesef.
Bu defa inceledigim dosyalar, dogadan toplanilan ve ihrac edilen dogal cicek soganlari ile ilgiliydi. Benim de bu denetim sirasinda ogrendigim ilginc bir uygulama idi dogal cicek soganlari konusu.
Her yil ilgili daire baskanliginin onculugunde toplanan bir komite, o yila iliskin dogal cicek soganlarinin dogadaki mevcudiyetini gozeterek toplanabilecek maksimim sayiyi belirliyor, bu sayi ihracatci firmalar arasinda pay ediliyor ve her firma kendisine ayrilan kota cercevesinde toplattigi cicek soganlarini ihrac edebiliyordu.
Uygulama bir yonetmelik cercevesinde yurutuluyor ve kotasindan fazla miktarda dogal cicek sogani toplatan firmalar icin on gorulen yaptirim da yine bu yonetmelikte yer aliyordu.
Yonetmeligin ilgili maddesi ozetle; “Herhangi bir firmanin kotasindan fazla cicek sogani toplattiginin tespit edilmesi halinde, bu firmanin fazla sokume konu cicek sogani turunde, bir sonraki yildan itibaren uc yil boyunca ihracaat yapmasinin yasaklanmasini on goruyordu.”
Okuyan herkesin rahatlikla anlayabilecegi, uzerinde hukuki mutaala gerektirmeyen, basit ve anlasilir bir yaptirimdi on gorulen. Ancak onumdeki belgeler durumun Genel Murudluk tarafindan pek de iyi anlasilmadigini gosteriyordu.
Yil icerisinde farkli tarihlerde yapilan iki tespitte iki ayri firmanin kontenjanindan fazla miktarda dogal cicek sogani topladigi tutanaklara baglanmis, Genel Mudurluk tarafindan bir firmaya iki yil yasaklama getirilirken, diger firmaya ikaz yazisi yazilmakla yetinilmisti. Dolayisiyla her iki uygulama da yonetmelige aykiri idi. Daha da onemlisi, on gorulen yaptirimlarda bir firmanin acik sekilde korundugu gorunuyordu.
Ertugrul bey bu defa daha uzlasmasiz yaklasiyordu konuya. Sorusturma acmak bir kenara, bu tespitin sert cumleler ile raporumuzda yer almasina ve Genel Mudurlugun dikkatinin cekilmesine bile razi degildi.
Çim tohumlugu konusunda sorusturma actirmayi basarmis olmak bende bir derece tatmin yaratmisti ve bu konuda sorusturma acilmasi konusunda israrci degildim. Ama tespitlerimin acik sekilde raporda yer almasini ve Genel Mudurlugun yazili olarak dikkatinin cekilmesini istiyordum.
Mustakil olarak incelenen konularin, inceleyen mufettis tarafindan kaleme alinmasi ve neticede bu iki calismanin heyet baskani tarafindan birlestirilerek, rapora son halinin verilmesi gerekiyordu.
Inceledigim daire baskanliklarina iliskin kaleme aldigim rapor taslagini Ertugrul bey’e verdim. Bu konu da ayrintili olarak yer aliyordu kaleme aldigim rapor taslaginda.
Ertugrul bey once, dogal cicek soganlari konusunda benimle ayni dusunmedigini, Genel Mudurlugun dikkatinin cekilmesine gerek olmadigini, bu konuda rapora serh dusecegini ifade etti. Daha sonra kendisinin heyet baskani oldugunu, dolayisila heyet baskaninin rapora serh dusmesinin uygun olmayacagini soyleyerek, bu konudaki metni kendisinin kaleme alacagini, sayet istersem rapora benim serh dusebilecegimi belirtti.
“Siz bilirsiniz ustadim” dedim.
Aradan bir haftaya yakin bir zaman gecmisti. Beni odasina cagirdi. Konuya iliskin tartismak istemedigini onceden belirterek, yazdigim metnin hic bir ifadesine dokunmadigini, serh de dusmeyecegini soyleyerek daktilo edilmis rapor metnini imzalamam icin bana uzatti.
Bu durum yapmis oldugum tespitlerin ne kadar yerinde ve dogru oldugu noktasinda kendime olan inancimi daha da pekistirmisti. Bu inancla bir adim daha ileri gittim.
-“Ustadim; gecen hafta bu konuda uzlasmis olsa idik raporu bu sekli ile imzalayabilirdim ama bir hafta boyunca ben de dusundum ve Genel Mudurlugun yazili olarak dikkatinin cekilmesinin yeterli olmayacagina, sorusturma acilmasi gerektigine kanaat getirdim. Dolayisiyla raporun altina bu yonde serh koyacagim.”
Ustad baslangicta ifade ettigi uzere tartismaya girmeyecek, raporu bana uzatarak “ Nasil istiyorsan oyle yaz” diyecek ve ben meslek hayatimda ilk karsi gorusu bu inceleme raporunun altina yazacaktim.
Butun bunlar olurken ayni uygulama bir sikayet dilekcesine de konu oldu. Bu dilekcede benim olayi farkli ortamlarda tartismam ne kadar etkli oldu bilemiyorum ama yazilan dilekcenin olayi benim yorumladigim sekli ile sikayet ediyor olmasi dikkat cekici idi.
Neticede bu olayda da ilk raundu kazanacak ve konunun sorusturulmasini saglayacaktim. Ancak gelisen olaylar onemli olanin raundu degil, maci kazanmak oldugunu bana cok aci bir sekilde ogretecekti.
Sorusturma gorevi donem arkadasim Metin Suerdem’e verilmisti. Kendisi olayi basindan sonuna biliyordu. Zira gerek bu tespitleri yaparken, gerekse rapora serh koyarken konuyu enine boyuna tartistigim arkadaslarimin arasinda o da vardi. Bana sonuna kadar hak veriyor ve destekliyordu.
Peki ne mi oldu?
Metin bey gorevlendirildikten sonra bu konuyu benimle hemen hic konusmadi. Uzun sure rapor da yazmadi. Bekliyordu. Neyi bekledigini ve neden bekledigini biliyordum. O gunlerde bir yandan da Amerikada master egitimine gidebilmek icin ugrasiyordum. Dolayisiyla benim Kuruldan ayrilmami bekliyordu. Ancak bu surec uzadikca uzuyordu.
Sonunda konusmaya karar verdim.
–“Metin abi; bilirsin seni severim. Çicek soganlari sorusturmasinda sikintida oldugunu goruyorum ve raporunu verebilmek icin benim Kuruldan ayrilmami bekledigini dusunuyorum. Bu surec biraz daha uzayacak gibi. Olup olmayacagi bile kesin degil. Ben kendimce uzerime dusen gorevi yaptim. Bundan sonrasi beni cok da ilgilendirmiyor. Baslangicta sen de benim ile ayni dusunuyordun ama gorunen o ki artik farkli dusunuyorsun. Sen ne yazarsan yaz raporuna, benim abim olarak kalacaksin. Kirilirim belki ama kusmem sana.”
Metin abinin nasil bir cevap verdigini hatirlamiyorum. Sanirim verecek cevabi olmadigindan cok da anlamli seyler soylemedi ki, aklimda kalmamis.
Netice de raporunu verdi Metin abi. Yonetmeligin hic bir yerinde olmamasina ragmen ceza verilmeyen firmanin ayni zamanda cicek sogani uretimi yapiyor olmasinin Genel Mudurluk tarafindan dogru bir sekilde degerlendirildigi ve bu gerekce ile ceza verilmemesinin yerinde oldugu ifade ediliyordu bu raporda.
