Sinav günü yaklastikca sitres de artiyor, herkes deli gibi ders calisiyordu. Zira, telafisi olmayan tek sinavdi girecegimiz. Bakanligin son derece genis gorev ve yetki alanina bagli olarak ogrenilmesi gereken cok genis bir mevzuat vardi ve biz neye calisacagimizi sasirmis durumdaydik.
Her bir arkadasin calisma yontemi farkliydi. Once ayri ayri daha sonra mustereken calisma konusunda anlasmistik. Kendi adima calistigim her konu ile ilgili bence sorulabilecek 5 soru yaziyordum bir deftere. Neticede 150 soruda mufettis yardimcisinin el kitabi diyebilecegimiz bir sey cikmisti ortaya. Bir kac donem daha sinava girecek arkadaslar bu derlemeden istifade edecekti.
Ortada sayisiz komplo teorisi dolasiyordu. Sinavin cok zor olacagi, en az yarimizin elenecegi sikca dillendirilen bir konuydu. Sinav sitresi tam anlami ile esir almisti bizi. Bu sitresin neticesi olarak; Bir gece ruyamda sinava giriyordum:
Duvarlari yesile boyali genisce bir oda ve toplanti masasina benzer uzun bir masa. Masanin gittikce uzaklasan ve uzaklastikca daralip kuculen ucunda, bu perspektif ile orantisiz sekilde iri govdesiyle Mufettis Yardimcisi arkadaslardan Atilla Celik. Sag elinin isaret parmagini bana dogrultarak, odayi dolduran guclu sesiyle soruyor;
– “ Soyle bakalim Hz. Omer kimdir”
“Eyvah !” diyorum kendi kendime “Bu konuya hic calismadim…”
Netice de buyuk gun gelip catmisti. Yanlis hatirlamiyorsam bir Pazartesi gunu ogleden once, Bakanlik hizmet binasinin 11. katinda bir toplanti salonunda sinavdaydik. Sorulari okudugumda endiselerimizin yersiz oldugunu anladim. Beklenmedik, cok zor denilebilecek herhangi bir soru yoktu. Dolayisiyla sinav heyetinin bizimle ilgili art niyetli oldugu yonundeki tum komplo teorilerinin asilsiz oldugu anlasiliyordu. Hizla sorulari cevaplamaya basladik. Salondaki sessizligi zaman zaman bozan Atilla bey’in bir elini havaya kaldirarak “Bir kagit daha alabilirmiyim?” seklindeki sorulariydi.
Bir cok arkadas gibi bende Atilla bey’in bu kadar cok ne yazdigini merak ediyor, kendi yazdiklarimi az bulup, yeniden birseyler ilave etmeye calisiyordum. Sinav heyeti aramizda kucuk konusmalara pek kulak asmiyordu. Neticede birbirimizin rakibi degildik ve olabildigi kadar yardimlasiyorduk da. Donemin iki Mustafa’sindan Sayin Bilici’nin sinav heyetinin tolerans sinirlarini zorlayan yardim taleplerini Sayin Tanir geri ceviriyor, Atila bey bir eli havada bir kagit daha alabilirmiyim diyerek hepimizin moralinizi bozuyordu…
Sinav bitmis, yogun, sitresli ve sikintili bir donem sona ermisti. Artik sinav sonuclarini bekliyorduk. Genel olarak hemen herkes rahat gorunuyordu ama sonucta bir sinavdi bu ve neticesi henuz ilan edilmemisti.
Ozellikle son donemde yapilan sinavlarin haftalar hatta aylar suren ilan sureleri ile kiyaslayinca sinav heyeti oldukca hizli calismisti. Biraz olsun rahatlayabilmek adina Kumrular caddesinde yuruyuse cikmisken gelmisti sinav sonuclarinin ilan edildigi haberi.
Buro Mudurlugunun girisinde duvara yapistirilmis listede 13 kisinin tamaminin karsisinda “BASARILI” yaziyordu. O an icin basari siralamasi kimsenin umurunda degildi ama, ucuncu yedek olarak kazandigim mufettis yardimciligi sinavindan sonra, yeterlilik sinavinda ismin 4. Sirada yer aliyordu. Sonradan ogrendigimize gore sinavda en dusuk not 85 idi. Ben 96 puan ile 4 sirada yer alabilmistim.
Sinav bitmis, Mufettis olmaya hak kazanmistik ama bu Mufettis olmak ve ozluk haklarindan yararlanmak icin yeterli degildi. Atamamizin uclu kararname seklinde Bakan, Basbakan ve Cumhurbaskani tarafindan imzalanmasi ve resmi gazetede ilan edilmesi gerekiyordu. Normal sartlar altinda guvenlik sorusturmasi dahil bir iki ayda bitebilecek bu islem aradan 6 ay gecmesine ragmen bir turlu tamamlanamiyordu. Mufettis yardimcisi ve Mufettis maaslari arasinda buyuk bir fark vardi ve biz atamamiz yapilmadigindan yardimci maasi almaya devam ediyorduk. Baskanlik konu ile ilgilenmiyor Peronel Genel Mudurlugu bize saglikli bilgi vermiyor ve biz beklemeye devam ediyorduk.
Yeni evlenmis ve her ay maasinin onemli bir kismini dugun ve mobilya taksitlerinin odemesine ayiran biri olarak, o gun icin hakkimi, atama belgelerimizi keyfi olarak masasinda bekleten Bakanlik burokratlarina helal etmemistim halen de etmiyorum.
