Mestine de Deli Gönül Mestine – Yozgat Güzellemesi (2)

Yozgat Bakanlik Il Mudurlugu’nun normal denetiminde ilk haftayi tamamlamistik. Cuma gununun sabahinda Kemal bey; measi bitimini muteakip Ankara’ya donmeyi teklif etti. Gitmek icin can atiyordum ama mufettis yardimcisi olarak benim dusuncem ne kadar onemsenirdi bilmiyordum. Her ihtimale karsi susup beklemeyi tercih ettim. Rafettin bey gitmekten yana degildi ancak Kemal beyin saka ile karisik;

-“B*k mu var burda. Hafta sonu kalip da ne yapacaksin!!!” seklindeki tepkisi sonrasi o da razi oldu.

Kuruldan kimse ile gorusmemek ve dikkatli olmak kosulu ile Yozgat Ses Turizm’den yeniden biletler alindi ve biz tum risklerine ragmen o hafta sonunu ve takip eden tum hafta sonlarini Ankara’da gecirdik.

Gunler geciyor, denetim ilerliyor ve biz Hasan efendinin secme dortluklerini her seferinde biraz daha sasirarak dinliyorduk. Bir gun bos cay bardaklarini tepsisine dizdikten sonra yine  Kemal bey’e dondu Hasan efendi. Biz yeni bir dortluk beklerken o;

“Efendim haddini asiyorsun Hasan Efendi demesseniz bu gun sizlerin adi ile yazdigim siiri arz etmek istiyorum” dedi.

Sasirmistik. Kendi adima konusacak olursam, benim icin o gune kadar kimse siir yazmamisti. 🙂 Kemal bey’in iznini aldiktan sonra Hasan Efendi her zaman oldugu gibi, kendine  bir ceki duzen verdi ve bu defa boslukta bir noktaya degil gozlerimizin icine bakarak dortluklerini siralamaya basladi.   

“Mestine de deli gonul mestine,

Selam soyleyin Kemal Keskin’e

Ugrar ise selam eder cumle dostuna,

Seni de besteye alalim abim…

          Adin Rafettin, soyadin Yilmaz,

          Bu dunya fanidir, kimseye kalmaz.

          Dost olan dostunun kalbini kirmaz,

          Seni de besteye alalim abim.

Adin Selami, soyadin Gulay,

Gokte sana benzer gunes ile ay.

Uzat ellerini tutalim halay,

Seni de besteye alalim abim.”

Sirada ben vardim. Hasan efendi kidem sirasina da uygun olarak okuyordu dortluklerini. O benim icin yazdigi dortlugu okurken ben de onun gozlerinden sevgi ve saygiyla karsik en samimi, en icten duygulari okuyordum.

          “Adin Mehmet Akif, soyadin Bahadir,

           Baktim paltona hakim yakadir.

           Eline almis da guller yikatir,

           Seni de besteye alalim abim…”

Hasan efendinin yalnizca siir yazmak konusunda mahir olmadigi ayni zamanda da iyi bir gozlemci oldugu anlasiliyordu zira o kis   gercekten de hakim yaka bir palto giyiyordum.

Yazdigi seyin bir beste olmadigi ise kimsenin umurunda degildi.

Bu siiri  yazli olarak aldik Hasan efendiden ama bir kac sefer okuduktan sonra, hafizamin bazan beni de sasirtan yonu ile simdi nerde oldugunu bilmedigim o kagida, 25 yildir hic ihtiyac duymadim.

Hasan efendi denetimimizin maskotu gibi olmustu. Hepimiz ona karsi bir sevgi ve sempati besliyorduk. O da bunu hissediyordu sanirim ve bir aksam uzeri yine heyet baskanimiza donerek, daha once de kullandigi cumleler ile soze basladi.

“ Efendim haddini asiyorsun Hasan efendi demesseniz, sizi bir aksam yemegine davet etmek istiyorum. Fakirhanemi sereflendirirseniz beni ve ailemi cok mutlu ederseniz.”

Biz yeni bir siir, yeni bir dortluk beklerken Hasan efendi bizi yine sasirtmisti. Kisa bir sessizlik oldu, sonra Kemal bey gulumseyen yuzu ve yumusak sesi ile;

– “Haddini asmak ne demek, olur mu oyle sey Hasan efendi. Elbette geliriz senin evine ve eminim esin Yozgat yemekleri konusunda senin ozanligin kadar mahirdir. Bizi cok mutlu ettin. Gelelim ama zamanini biz soyleyelim sana. Su ara biraz yogun calisiyoruz, islerimizi kolaylar kolaylamaz sana haber verecegiz.” dedi.

Hasan efendi’nin yorgun yuzunde guller acmisti adeta. Ne diyecegini, ne yapacagini sasirdi. Tekrar tekrar tesekkur ederek disari cikti.

Sonra Kemal bey bizlere donerek;

“Kusura bakmayin sizin dusuncenizi almadan cevap verdim ama Hasan efendi’yi uzmek istemedim. Simdi biz bu yemegi reddetsek Hasan efendi yikilacakti. Kabul edip gitsek eminim cocuklarina kurmadigi sofrayi bizim icin kuracakti. O an icin aklima boyle bir cozum geldi. Simdi biz Hasan efendi’yi islerimiz halen yogun falan diye oyalariz. Gorev bitiminde de Ankaradan bir talimat geldi acilen gitmemiz gerekiyor ama donecegiz. Aksam yemegi hakkimizdan da vaz geciyor degiliz. Dondugumuzde mutlaka gelecegiz yemege unutma, der gonlunu aliriz.” seklinde bir aciklama getirecekti.

Ve bu olay ilerleyen yillarda Basbakanlik Etik Egitimi Projesi cercevesinde almis oldugum egitim sonrasi, Bakanligimiz personeline yapmis oldugum sunumlarda “Etik Davranisi” tarif ederken, siklikla kullandigim yasanmis bir ornek olarak, aklimda kalan guzel anilarin arasinda yerini alacakti.

Genel altında yayınlandı.

Yorum bırakın